Gelin bugün her 40 kişiden 1’inde görülen Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hakkında
konuşalım.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), dilimize takıntı- zorlantı bozukluğu olarak çevrilmiştir. OKB’li bireyler obsesyonlar dediğimiz ve kontrol edilemeyen, istemsiz gelen takıntılı düşünceler sonucu ortaya çıkan kötü duygularla baş etmek için kompulsiyonlara yani takıntılı davranışlara yönelirler.
Takıntıları görmezden gelmeye çalışsalar da engelleyemediklerinde kaygı duyarlar. Bu kaygıdan kurtulmak için yöneldikleri davranışlar ise kısa süreli bir rahatlama sağlar.
OKB’li bireyler kontrol edemedikleri düşünceleri, korkuları saplantı halinde yaşarlar. Birçoğu tedaviye gelmeden önce bu düşünceleri istemli olarak kendisinin düşündüğünü, kötü bir insan olduğunu savunur. Bu durum hem kendilerini hem de çevresindekileri olumsuz etkiler.
OKB’nin pek çok yüzü vardır fakat bozukluğa sahip kişilerin düşünceleri ve davranışları kuşkusuz bir şekilde tutarlıdır. OKB ile ilişkili en yaygın belirtiler kontrol etme, yıkama ve temizleme, düzenleme ve tekrar etme, istifçilik ve aşırı ahlaklılıktır. Diğer belirtiler arasında sayı sayma, simetri ihtiyacı, cinsel veya saldırganlıkla ilgili istemsiz düşünceler, onaylanma isteği vardır.
OKB’li pek çok kişide, yaşamları boyunca tek bir belirti görülürken, diğerlerinde çok sayıda obsesyon ve kompulsiyon olabilir. Örneğin, kontrol etme takıntıları olan birinin aynı zamanda el yıkama kompulsiyonları da olabilir. Ayrıca belirtiler yıllar içinde değişebilir ve dönüşüm geçirebilir. Örneğin, bir kişinin ergenlikte yalnızca istemsiz düşünceleri olurken erken yetişkinlikte el yıkama ve daha sonrasında kontrol etme davranışları gelişebilir.
OKB’deki takıntılar ve kompulsiyonlar, yaşamı zorlaştırır. Belirtilerin sıklığı ve şiddeti bireyin günlük işleyişini önemli ölçüde aksatır.
OKB’ ye tam olarak neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte bazı araştırmacıların bulmacayı çözmek ve parçaları tamamlamaya çalışmaları açıkça ortadadır. Biz bu parçalara bakacak olursak OKB’ye neden olduğu düşünülen durumlar şu şekildedir:
Genetik etkenler, nörolojik etkenler, fizyolojik etkenler, çevresel etkenler, ödipal ve preödipal dönemde yaşanan eksiklikler.
OKB tedavisi, ilaç ve terapi ile takıntılı düşüncelerin ve sonucunda ortaya çıkan davranışların şiddetini ve sıklığını en aza indirgemeyi amaçlar. Örneğin, tedaviye karar verip terapiye geldiği ilk gün takıntılarına 10 puan veren birey, terapi ve ilaçla tedaviden sonra 10 puan verdiği bu takıntılarının 2-3 ‘e hatta bazen 1’e düştüğünü de söyleyebilmektedir.
OKB’li bireylerin yaptığı en büyük hata takıntılı düşünceleriyle başa çıkmak için davranışa geçmeleridir. Unutulmamalıdır ki takıntılarınızdan kurtulmak için davranışa geçmek OKB’yi tedavi etmez, aksine OKB’yi besler.
Eğer siz de OKB ile doğru şekilde baş etmek istiyorsanız bir uzmanla görüşmenizi tavsiye ederim.